3 Nisan 2009 Cuma

Barış Eğitimi: Şiddet Zincirini kırmanın tek yolu...

Colman McCarthy adını içinizde duyan var mı, bilmiyorum. Ülkesi A.B.D.'de ünlü bir gazeteci yazar.1969-97 Yılları arasında başta Washington Post olmak üzere birçok gazeteye yazıyordu. Bugün gazetecilikten çok eğitimci olarak etkili.
Onu, 80'li yılların ortalarında Washington'da tanıdım. O sıralar "Süper Gücün Öteki Yüzü - Amerika'daki Evsizler" başlıklı bir dizi hazırlıyordum . Ondan yardım istemiştim. Seferber olup, önümde bir sürü kapı açmıştı. Colman McCarthy'nin Türkiye'ye ilgisi, 12 Eylül sonrasındaki Barış Deneği davasıyla daha da yoğunlaşmıştı. Çünkü o , bir barış eğitimcisiydi.
"Çocuklarımızı şiddetle beslenen bir kültürle yetiştiriyoruz, sonra da aralarındaki farklılıkları gidermek için neden yumruklara, silaha ya da saldırganlığa yöneldiklerine şaşıyoruz" diyordu. Bu düşünceden hareketle, evine en yakın orta okula seçmeli "şiddet karşıtı kültür" dersi önermiş ve kabul edilmişti. "İlk ders günü, belki 4-5 öğrenci gelir diye düşünüyordum ama 25 öğrenci geldi" diyordu o karşılaşmamızda.
O gün bugün yalnız orta okullarda değil, üniversitelerde de Barış dersi veriyor Colman McCarthy. Bu dersi verebilecek öğretmen yetiştiren "Barış Eğitimi Merkezi"nin de müdürlüğünü yapıyor.
New York'daki terörist saldırısından ve teröre savaş kararından sonra , Colman McCarthy, "San Fransisco Bay Guardian" gazetesinde Russell Mokhiber ve Robert Weissman'ın sorularını yanıtlarken alacağı tepkiden korkmuyordu:
Soru: Her on Amerikalıdan dokuzu, savaşa yol açsa bile sorumlu gruplara ya da ülkelere karşı askeri hareketten yana. Mantıklı tepki ne olmalı?
"Duygusal olarak böyle bir ortak tepki doğal ama mantıklı karşılık , Biz sizi affediyoruz , siz de bizi affedin olmalı."
Bizi ne için af edecekler?
"Yeryüzünün en şiddet yanlısı hükümeti olduğumuz için...Martin Luther King bunu daha 4 Nisan 1967'de söylemişti."
Bush ne yapmalı?
"A.B.D.'nin bundan sonra dünyanın en büyük silah satıcısı olmayacağını, SANİYEDE 9 bin dolara ulaşan askeri bütçeyi kısmaya başlayacağını söylemeliydi... Son 20 yılda Libya, Grenada, Panama, Somali, Haiti, Afganistan, Sudan, Irak ve Yugoslavya'yı bombaladık. Bu ülkelerin ortak iki özelliği var: Hepsi yoksul ve insanları çoğunlukla koyu renkli..."
Yani öteki yanağımızı mı çevirelim?
"Hayır ,o çok kolay. Barışçı olmak bir eylemdir, karşı koymaktır, şiddetle işbirliği yapmamaktır. Barışçı olmak kahramanlık ister. Silaha sarılmaktan, bomba atmaktan daha çok cesaret ister... "
"Bir çocuğu ya da karşınızdaki insanı dövdüğünüz vakit şunu diyorsunuz:'Senin düşünceni ya da davranış biçimini değiştirmek, ve bunu değiştirmek için fiziksel güç kullanacağım'. Şiddet, hiçbir zaman etkili olamaz. Olsaydı gezegenimizde barış çoktan sağlanmış olurdu."
Şiddet çemberini nasıl kıracağız?
"Cehalet zincirini kırdığımız gibi. İnsanları eğiterek... Çocuk okula başlarken iki iki daha dört ettiğini bilmez. Defalarca tekrarlarsınız ve öğrenir. Okuldan iki iki daha dört ettiğini öğrenerek çıkar. Ama 'göze göz'ün , hepimizin körleşmesi anlamına geldiğini öğrenmeden ayrılır okuldan... Eğer çocuklarımıza biz barışı öğretmezsek, bir gün birileri onlara şiddeti öğretir."
Bugün A.B.D.'deki 3 bin yüz üniversitenin yalnızca 70'inde "barış Dersi" olduğunu öğreniyorum aynı yazıda.
Bugüne dek bütün ülkelerin , bütün okullarında tarih dersi denince yalnızca savaşlar tarihini öğrendik. Ya barış tarihini öğrenseydik...
Bu köşede düş kurmak serbest... Hele bir düş gücünüzü kullanın: Farz edin yeryüzü Colman McCarthy gibi insanlarla dolu... Farz edin yalnız A.B.D.'nin üç bin üniversitesinde değil, yeryüzünün, benim ülkem de dahil olmak üzere, yeryüzünün tüm üniversitelerine, tüm orta okullarına, hele hele tüm ilkokullarına barış eğitimi konmuş...
Biliyorum, çok geç kaldık. Ama barış eğitimi için bir yerden başlamamız gerek...
Çocuklarımıza barışı öğretmezsek, nasılsa bir gün onlara birileri mutlak şiddeti öğretecek. Şimdiki gibi.

Zeynep Oral
Yazılar 2001
www.zeyneporal.com

Hiç yorum yok: