3 Nisan 2009 Cuma

1-3 YAŞ DÖNEMİNDEKİ ÇOCUĞUN OYUN VE OYUNCAK ÖZELLİKLERİNİN GELİŞİM KURAMLARI İLE AÇIKLANMASI

Filiz ARSLAN*
* GATA Hemşirelik Yüksekokulu Çocuk Sağ. ve Has. Hem. ABD, Ankara
__________________________________________________________________________________________
ÖZET
Oyun sağlıklı bireylerin gelişiminde önemli bir
öğedir. Çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı
fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin
temeli olan oyun, gerçek yaşamın bir parçası ve
etkin bir öğrenme sürecidir. Yüzyıllar boyunca
kuramcılar tarafından incelenmiştir. Oyun ve oyuncak
özellikleri çocuğun gelişiminden etkilenirken,
onun gelişimine de etki etmektedir. Çocukta iki yaş
dolaylarında dramatik oyun başlar. Yetişkinin taklit
edilmesi ve yaratıcı öğeleri olan dramatik oyun
yoluyla çocuk, bağımlılık-bağımsızlık çatışmalarını
çözümler ve öz denetim kazanır. Ayrıca çevresinde
gördüğü ve yaşadığı olayları tekrarlayarak gerçek
yaşamda kendisine konulan sınırları dener ve doğruyanlış
kavramlarını pekiştirir. 2-4 yaş arasında
konuşma ve sembolik düşünce gelişir. Buna paralel
olarak çocuk, eşya ve değişik nesnelerle konuşur.
Sembolik oyun, çocuğun sorular sorup, yanıtlar
almasını sağlar. Sonuçta çocuğun düşünme sistemi
gelişir.
Anahtar Sözcükler: Oyun, çocuk gelişimi,
gelişim kuramları




SUMMARY
Identification of the features of child’s games
and toys, aged between 1-3, through the development
theory
Game is a significant component in the development
of healthy individuals. Children take parts in
various games willingly and enthusiastically. Games
are a part of life, which are the basis of physical,
cognitive, language, emotional and social development,
and they are also effective learning process.
Theoreticians have studied this process throughout
the centuries. The characteristics of games and toys
have reciprocal influence with the child’s development.
Dramatic games start at the two years old.
The child resolves the conflicts of being dependent
and independent, and gains self control by imitating
adults and playing dramatic games which have
creative elements. Besides, the child examines the
given limits by repeating the daily events that have
been experienced by himself or by others in his
environment, and strengthens the concepts of right
and wrong. Symbolic thought and speaking abilities
develop between the 2-4 years old. In paralell to
this, the child talks with the goods and various
objects. Symbolic game enables child to ask
questions and receive the answers. In conclusion of
this, the child’s way of thinking makes progress.
Key Words: Game, child development, development
theory
_________________________________________________________________________________________________________________

Oyun sağlıklı bireylerin gelişiminde önemli bir öğe olmasına karşın oldukça soyut, anlaşılması güç bir kavramdır (Schuster 1980). Yüzyıllar boyunca kuramcılar tarafından incelenmiştir. Oyun, belli bir amaca yönelik olan ya da olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek yaşamın bir parçası ve etkin bir öğrenme sürecidir (Bilir 1995).
Çocuk büyüdükçe oyunun özellikleri değişir ve uygun oyun oynama olanağına sahip olduğu ortamlarda gizil güçlerini en üst düzeye geliştirme olanağına sahip olur. Çocuk oyun aracılığıyla duygusal yönden rahatlar ve çevresindeki bireylerle ilişkisinde kendisine düşen rolü oyna yarak kişilik gelişimini sürdürür (Thompson 1990). Özellikle, iletişim sırasında tepkileri açık olmayan çocuklara yardımcı olmak güçlükleri olan bir süreç olduğundan, bu çocuklara yardım etmede oyun türü, oyun sırasındaki ifadeler,
41 çizdiği resimler çocuğun ruhsal durumunu ortaya koymada önemlidir (Bilir 1995). Hastanedeki çocukların fiziksel ya da psikolojik nedenlerle çevreleri ile etkileşimlerinin engellendiği, ya da oyun oynayamadıkları durumlarda, depresyon, yetersiz büyüme, gelişme ve öğrenme, stres ya da oryantasyon bozukluğu gibi sorunlar yaşadıkları bilinmektedir (Gillis 1989). Barnes’ın (1992) bildirdiğine göre, çocuğun hastanedeki kısıtlılıkları nedeniyle istem dışı yaşadığı fiziksel ve sosyal izolasyonda oyun aracılığı ile azaltılabilmektedir. Daha önce yatar konumda olan çocuklar, 1- 3 yaş döneminde yürümeye başlamaları ile çok hareketlenirler. Bu dönemdeki zihinsel gelişimlerinin artması ile de deneme-araştırma özellikleri önem kazanır. Deneme-yanılma yoluyla da çocuk basit sorunları çözmeye başlar. Çocukta 2 yaş dolaylarında dramatik oyun başlar. Dramatik oyunun iki öğesi vardır:
1. Yetişkinin taklit edilmesi (gerçek),
2. Yaratıcı oyun (gerçek olmayan).
Dramatik oyun ile çocuk fiziksel atılganlık, yaratıcı yetenek ve sosyal beceriler sergiler.
İstek ve gereksinimlerini karşılamak için sihirle gerçeği birleştirerek kendi dünyasını yetişkinlerin dünyası ile bütünleştirir (Schuster 1980). Erikson’a göre oyun, çocuğun yenilgiler, acılar ve yaşamda karşılaşılan hayal kırıklıklarına kendini hazırlamak için kullandığı bir araçtır (Schuster 1980). Bu yaş döneminde özdenetim kazanmaya çalışan çocuk, dramatik oyun yoluyla sınırlarını, sınırsızlıklarını tanıyıp, kontrol edip, duygularını sınama olanağı bulur. Oyunda kontrolün çocuğun kendisinde olması, kararları kendisinin vermesi öz-denetim duygusunun gelişmesine katkı sağlar. Çocuğa bu nitelikte bir oyun oynama olanağının sağlanması ve aynı zamanda atılgan davranışlarının desteklenmesi özellikle bu dönemde özdenetime karşı gelişecek utanma ve kuşku duygusunun gelişmesini önleyerek çocuğun özdenetim kazanmasına katkı sağlar (Schuster 1980, Uluğ 1997). Çocuğa dramatik oyunda kullanabileceği küçük (minyatür) ev aletleri, oyuncak bebekler, çeşitli sahneler yaratabileceği araç-gerecin sağlanması bu yönden önemlidir. Bu tür araç-gereçle çocuk, dramatik oyunun yetişkini taklit etme ve yaratıcı ögelerini
daha kolay yerine getirebilir. Erikson’a göre birey yaşamı boyunca çevre ile etkileşim içinde büyür ve gelişir. Bu etkileşim ise çocukluk döneminde, en etkili bir biçimde oyun yoluyla yaşanır (Schuster 1980). Erikson, kişilik gelişimini inceleyen ve kişiliğin temel gelişiminde bebek ve çocukluk yıllarının önemini belirten ilk kuramcı olan Freud’un psikoanalitik kuramını daha genişletmiştir. Freud’a göre 1-3 yaş anal dönemdir. Bu dönemde anal bölge önem kazandığı gibi kontrol kazanma duygusunun başlangıcı da bu dönemdedir. Tuvalet eğitimi sırasında gaitayı tutma-bırakmayı öğrenme sürecinde anne ile yaşanan çatışmalar çocuğa bir yandan bağımlılık duyguları, öte yandan ayrılma, bireyselleşme ve bağımsızlaşma duygularını içeren ikilemler yaşatır (Schuster 1980, Uluğ 1997). Çocuğun yaşadığı bağımlılık-bağımsızlık ikilemleri, bu
dönemde dramatik oyun aracılığı ile çözülebilir. Gaitayı tutma-bırakma ile eş zamanlı olarak, çocuk kendi bedeni üzerinde kontrol kazanmayı ve oyunundaki tekrarlarla da, duygu ve korkularını oyuna aktararak toplumsal kurallar için sağlıklı duygu ve tutumlar geliştirmeyi öğrenir. Oyun çocuğun kontrol edebildiği ve kurallarına kendisinin karar verdiği bir uğraştır. Çocuğun bu kontrolü sağlayabildiğini hissetmesi ise her dönemde önemlidir. Bu yolla çocuk bağımsızlaşma duygusunu da geliştirir. Yine oyununsınırlarını kendisi çizdiği için bu bağımsızlığı
geliştirirken kendini güvende hisseder. Çocuk dramatik oyun yoluyla da kimse ile çatışmak
zorunda kalmadan bu kontrol duygusunu yaşadığından, güven içinde, anneden ayrı bir birey olmaya başlar (Foster 1989, Schuster 1980,Uluğ 1997). Bu yaş döneminde çocuk tek başına oynar ve oyunu kuralsızdır. Bunun en önemli nedenlerinden biri çocuğun değerleri yönünden, “neyi istiyorsam ve seviyorsam” ilkesine göre hareket etmesidir (Schuster 1980). Kohlberg’e göre bu düşünüş biçimi, manevi gelişimin, gelenek öncesi döneminin başlangıç aşamasıdır. Çocuk incinmeye öfke ile, hazza sevgi ile tepki verir. İki yaşlarında çocuk bu dönemin birinci aşamasına geçer. Burada incitilme korkusu, çocuk için neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belirlemede en önemli etmendir. “Eğer yaptığım şey için cezalandırılacaksam yanlıştır, cezalandırılmayacaksam doğru olmalıdır” ilkesi geçerlidir (Schuster 1980, Wong 1999). Çocuk dramatik oyun yoluyla çevresinde gördüğü ve yaşadığı olayları tekrarlayarak ebeveynlerin 42 gerçek yaşamda kendisine koyduğu sınırları bu ortamda dener, doğru ve yanlış kavramlarını pekiştirir. Çocuğun oyun sırasında gerçek yaşama benzer ya da hayali oyun sahneleri yaratması, farklı bir çok olay ve sorunu ortaya koymasını ve oyun içinde kararlar vermesini sağlar. Bu durum, çocuğun sorulara yanıt bulması için bilişsel yeteneklerini kullanmasını gerektirir. Yeni durum ve sorular bilişsel düzeyi zorlayarak çocuğa manevi gelişimin bir sonraki aşamasına geçmesi için ortam yaratır (Schuster 1980, Yiğit 1995). Çocuklar manevi değerlerinin bir kısmını da oyun sırasında diğer çocuklarla etkileşimleri sonucunda geliştirirler. Başka çocuklarla birlikte oynama 1-3 yaş döneminden sonra görülür. Kurallı oyunlar ise özellikle ilkokul döneminde önem kazanır (Schuster 1980, Yiğit 1995). Piaget’in oyun kuramı, zeka gelişimi ile yakından ilişkilidir. Piaget her organizmanın gelişiminde asimilasyon (özümleme, benzetme, uydurma, sindire) ve akomodasyon (uyma, uyuşma, yerleşme) olarak iki temel öğenin önemi üzerinde durur (Foster 1989, Uluğ 1997, Yiğit 1995). Piaget çocuğun bilişsel tasarımlarına “şema” adını vermektedir. Çocuğun çevresine uyumunun sağlıklı olabilmesi için, çevresi ile bir denge içinde olması gerekmektedir. Denge ise, çevreden gelen etkilerin, çocuğun bilişsel gelişimini sarsmayacak biçimde, bilişsel örüntüsünce özümlenmesi ve bilişsel örüntüsünün bu etkilere uymasıdır. Asimilasyon (özümleme), çocuğun duyu organları yoluyla algıladığı bilgileri, önceden geliştirdiği bilişsel örüntü içine sindirmesidir. Asimilasyon ile çocuk, daha önceki bilgilerini, karşılaştığı bir kavramı, uygun yeni bilgilerle genişletir. Asimilasyonun en basit örneği yemektir. Besin bedene alındığında değişime uğrar ve artık organizmanın bir kısmıdır. Akomodasyon (uyuşum) ise çocuğun bilişsel örüntüsünün, çevreden gelen bilgilere uyum sağlaması için değişikliğe uğramasıdır. Akomodasyonun asimilasyondan çok daha zor oluştuğu bir gerçektir. Çünkü akomodasyon sürecinde çocuğun daha önce geliştirmeye başladığı kavramların, yeni bilgilere uyarlanıp değiştirilmesi gerekir (Foster 1989, Schuster 1980, Uluğ 1997). Piaget’e göre, bebek çeşitli duyguların etkisi altında yaşama başlar. Zamanla duygu ve hareketler arasında bağlantılar kurar. Eşyaları fark edip, onlara zaman ve mekan içinde dokunmaya ve aralarındaki ilişkiyi öğrenmeye yönelir. On iki-on sekizinci aylarda çocuklar çok etkin ve hareketlidirler. Merakları artmıştır. Dolap ve çekmeceleri karıştırırlar. Piaget’nin bilişsel gelişim aşamalarına göre çocuk, duyusal motor döneminin üçüncül döngüsel tepkiler aşamasındadır. Bu dönem deneme araştırmalarla karakterizedir. Çocuk deneme yanılma yoluyla basit sorunları çözebilir ve değişik şekil ve büyüklükte çeşitli araç-gereci manipüle ederek, şemalarını genişleterek ya da yeni şemalar oluşturarak bilişsel gelişimini sağlar. Bu dönem için karton kutular, basit yapbozlar, fırça ya da kürek gibi küçük (minyatür) eşyalar, gösterişli resimli kitaplar, mum boyalar uygun oyun araç-gereçleridir (Bilir 1995, Foster 1989, Schuster 1980, Thompson 1990, Uluğ 1997). Çocuğun daha sonraki yaşlarda çevresel uyumunun sağlıklı olabilmesi için bu dönemdeki deneme araştırma girişimlerini rahatlıkla yürütebileceği ortam ve araç-gereçlerin sağlanması önemlidir. Yap-boz, çeşitli şekil ve büyüklükte kutu, kitap gibi çeşitli oyuncaklar çocuğun tekrar tekrar denemeler yapmasına ve böylece şemalarının gelişmesine katkıda bulunur (Bilir 1995, Thompson 1990). Duyusal motor dönemin sorun çözme (zihinsel birleştirmelerle yeni yöntemler bulma) dönemi 18-24 aylar arasıdır. Çocuk önceden elleriyle dokunarak sorun çözmeye çalışırken bu dönemde, eski deneyimlerinden yararlanarak sorunları çözmek için yeni yollar aramaya başlar. Bu dönemde anımsama, plan yapma, hayal etme, sembolik oyun ve taklitler önemli olmakla birlikte henüz mantıklı davranışlar sergilenmez. Yine bu dönemde çocuk “dramatik oyunu” oynamaya başlar. Çocuğun dramatik oyununa katılmak, onun yaşadıklarını anımsama, oyun için plan yapma ve hayal etme gibi sembolik oyun etkinliklerini geliştirmesine ve daha sonraki dönemlerinde giderek mantıklı olmasına olanak sağlar (Uluğ 1997). İşlem öncesi (sembolik-sezgisel) dönem ise2-4 yaş arasıdır. Bu dönemde sembolik düşüncenin yanında konuşma becerisinin de gelişmesi ile çocuk oyuncak, eşya ve değişik nesnelerle sürekli konuşur. Çocuk tek başına 43 oyun oynasa da oyunda başka kişiler varmış gibi onlarla konuşur. Sembolik düşüncenin oldukça iyi gelişmiş olmasıyla da çocuk görmediği şeyleri bile hayal eder. Sembolik ve yaratıcı oyun, çocuğun çeşitli sorular sorup yanıtlar almasını sağlar. Çocuğun çevreye yönelik izlenimleri de bu şekilde gelişir. Sayı, alan, nicelik gibi kavramlar sembolik ve “farz ederek” oynanan oyunun yedi yaşına dek sürmesi sonucunda zaman içinde giderek gelişir. Bu oyun şekli tam anlamı ile bir asimilasyon olayıdır. Sonuçta çocuk, daha önce benimsediği imge ve sembollerle, düşünme işlemini tekrarlar ve yeni düzenlemeler yaparak
düşünme sisteminin g lişimini sağlar (Foster 1989, Schuster 1980, Uluğ 1997). Uluğ’a (1997) göre Piaget, oyuna biyolojik bir işlev gözüyle bakarak, oyunun aktif olarak tekrarlandığını, çeşitli deneyimlerle oluştuğunu ve yeni durum ve deneyimlerin psikolojik olarak sindirilme olanağını sağladığını savunur. Piaget bebeklikle birlikte, tıkırdatılan oyuncak ile başlayan oyunun, bir öyküyü canlandırma ya da satranç oynamaya dek gidebileceğini vurgular (Schuster 1980). Çocuk sağlığı hemşireliği, çocukların aile ve toplum içinde, fiziksel, entelektüel, duygusal ve sosyal yönden en üst düzeyde gelişmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Çocukların sağlıklı gelişiminde temel unsurlardan birisi olan oyunu, hemşirelerin tüm yönleriyle tanıması ve çocuklarla ilgili uygulamalarında kullanması çocuk hemşireliğinin amacına ulaşmasında önemli katkılar sağlayacaktır.


KAYNAKLAR
Barnes LP (1992) Don’t forget the play, The
American Journal of Maternal/Child Nursing,
17:183-184.
Bilir Ş, Dönmez B (1995) Hastanede Oyun-Yaş
Gruplarına Göre Hastanede Yatan Çocuklar, Çocuk
ve Hastane, 2. baskı. Ankara, Sim Matbaacılık, s.65-
78.
Foster RL (1989) Promoting Healthy Play and
Exercise, Family Centered Nursing Care of
Children, W.B. Saunders Company, s.662-685.
Gillis AJ (1989) The effect of play on immobilized
childen in hospital, International Journal of Nursing
Study, 26(3):261-269.
Jesse PO (1992) Nurses, children and play, Issues
Comprehensive Pediatric Nursing, 15(4):14-16.
Schuster CS, Ashburn SS (1980) Play During
Childhood: The process of Human Development,
Brown and Company, s.290-310.
Thompson J (1990) Playing at work, Community
Outlook, April:15-17.
Uluğ OM (1997) Oyun Psikolojisi: Niçin Oyun?
Çocuğun Gelişiminde ve Çocuğu Tanımada Oyunun
Önemi, 1. baskı, İstanbul, Göçebe Yayınları, s.48-
61.
Wong DL (1999) Growth and Development of
Children: Nursing Care of Infant and Children, sixth
edition, Mosby Company, s.134-148.
Yiğit R (1995) Hastanede yatan çocuk için oyunun
önemi, Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu
Dergisi, 2(2):18-24.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Τhаnk уou for the good wгiteuρ.
Іt in fаct wаs a amusemеnt аcсount іt.

Loοk aԁvanced to far aԁdеԁ agrеeablе from
you! Hoωever, hoω саn we communicate?


Alsο visit my web-site; en yeni oyunlar

Adsız dedi ki...

Thanκs a bunсh for sharing thiѕ ωith all οf us you really κnow what
уou are talking аppгoximatеly!
Boоkmarked. Kіndly adԁitionally сonѕult wіth my web ѕite =).
We will have a lіnk trade agreement among us

Here is my web-sіte bulma oyunları

Adsız dedi ki...

You made some goоd ρoints there. I checkеd οn the
nеt foг additional infоrmation abоut the іѕsue anԁ founԁ
mοѕt indiѵiduals will go along ωith
youг viеωѕ on thiѕ
site.

Mу blοg рost; pony oyunları

Adsız dedi ki...

If yοu wish for to increase your experience onlу keep visiting this website and be
upԁаted with the mοst uρ-to-date news updatе posted
herе.

My webpage: oyunlar

Adsız dedi ki...

Peculiar article, ϳust ωhat I ωas looking for.


Alѕo visit my site ... fırlatma oyunları